OKUL ETKİNLİKLERİ VE MÜSAMERELERİN ÖNEMİ

Nisan ve mayıs ayları, yurt içinde ve yurt dışında, 23 Nisan, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile, 19 Mayıs, Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı dolayısıyla oldukça yoğun ve özveri ile geçen bir dönemdir. Okullarda özellikle 23 Nisan Çocuk Bayramı’nda bu yoğunluk şubat ve mart aylarında iyice artar. Öğretmenler, öğrenciler ve hatta veliler de bir strese girerler. Bu kutlamalarda öğretmenler, öğrencilerinden, verdikleri görevleri tam ve eksiksiz olarak yapmala- rını isterler. Öğrenciler de aynı stresin içinde bulunurlar. Onlar da aldıkları görevleri toplum önünde tam olarak yapmanın heyecanı içindedirler. Öğrenci velileri de, çocuklarıyla bu stresi birlikte yaşarlar. Çocuklarının aldığı şiir, tiyatro, şarkı, koro veya rond gibi görevleri, onlarla beraber evde çocuklarının öğrenmeleri için çaba sarfederler. Bayram etkinlikleri ders saatleri içinde ve dışında öz verili öğretmen- ler tarafından yapılır. Öğretmen ve öğrenciler, boş zamanlarında okuldaki çalışmalara gelirler. Aslında en güzel öğrenme – çocuklar farkına varmadan- bu süreç içinde olur. Çünkü tüm konuşmalar, şarkılar, türküler, oyunlar, danslar, rondlar bu çalışmalar sırasında sadece Türkçe olduğundan öğrenme isteği daha verimlidir. Çocuklar ders sırasında yapamadıklarını arkadaşlarıyla bu çalışmalarda pekiştirir, toplum önüne çıkmaya hazırlanırlar. Öğrenciler için de bu çalışmalar bir neşe kaynağıdır. Ortaya, kendi yeteneklerini gösterecek bir şeyler çıkarmanın mutluluğu ve heyecanı ile bir öğrenme azmi içindedirler. Öğrenci olmanın ve bu etkinlikleri kutlamanın tadını çıkarırlar. Bu günler gerçekten de çocuklar için hiç unutulmayacak olan anılarla dolu günlerdir. Bir tiyatro eserinde veya bir çocuk rondunda giydiği kostümler veya ona rolü icabı yapılan makyajlar, onun için hiç unutulmazlar arasındadır. İşte bütün bu güzel davranışları ona ancak özverili olan öğretmenler verebilir.
Müsamere ve buna benzer etkinlikler de bir çeşit derstir. Çünkü öğrenme Türkçe ile yapılmaktadır. Çocuklar aldıkları görevler ile kendilerini tanımaya ve kendilerine güven duymaya başlarlar. Etkinlik günü yaklaştıkça duyulan o heyecan bambaşkadır. Hele çocuklara alınan veya dikilen yeni kıyafetleri giyerek, onlarla sahneye çıkmak için gösterdikleri o büyük sabır… Yatağında uyumadan önce kendi kendine şiirini veya şarkısını mırıldanıp rolünü tekrarlaması, Türkçe öğrenmelerinin en kolay ve en çabuk olan yoludur.
Bununla beraber bazı velilerde yalnış bir düşünce ortaya çıkıyor. Deniyor ki; ‘’Bizim öğretmen derste çocuklara oyun oynatıyor, şarkı söyletiyor, hiç ders yapmıyor.’’ Böyle düşünmek gerçekten çok yanlış bir düşüncedir. Unutmayalım ki, öğretmen derste şarkı söyletiyorsa, bu şarkı Türkçe bir şarkıdır. Tüm sözleri Türkçe’dir. İki kıtalık bir şarkı öğrenen öğrenci, en azından elli kelime okumuş oluyor, bunun içinden de bilmediği on tane kelimeyi öğrenmiş olsa, o gün için Türkçe dersinden alacağını almış demektir. Keza bir tiyatro oyununda aldığı rolde öğreneceği bir sürü bilmediği sözcükler vardır. Özellikle ilk okullarda Türkçe öğretiminin oyun ve şarkılarla daha kolay öğrenildiği kanıtlanmıştır. Eğer çocuklarımızın öğretmenleri etkinlik öncesi bu şekilde ders yapıyorlarsa onları yermek yerine desteklemeliyiz.
Etkinlik veya müsamere günleri öğretmenler, öğrenciler ve velileri için çok stresli günler olmasına rağmen, çok güzel ve unutulmaz anılarla dopdolu günler olarak hafızalarda kalır. Çocuklar sahnede, toplum önüne çıkacakları için heyecan içindedirler. Çoğu, gece iyi uyuyamaz- lar bile. Küçücük yürekleri biraz korku, biraz da heyecen içinde çarpar. Sabah erkenden kalkarlar, aldıkları görevi tekrar ederler. İşte böylece Türkçe öğrenmeleri gerçekleşir. Veliler de çocuklarının hatırı için, aynı heyecanı yaşarlar. Müsamereye katkıda bulunmak amacıyla Türk mutfağından örnekler yaparak, çeşitli görevler alırlar. Müsamere günü çocuklarını daha iyi görebilmek için erkenden salona gelir en önde yer tutarlar. Kameralar, fotoğraf makineleri hazırlanır. Çocukla- rının sahneye çıkmasını sabırla beklerler. Bilirler ki, çekecekleri bu resimler, çok seneler sonra çocukları büyüdüğünde onlara bu günlerin hatırası olarak kalacaktır.
Şimdi, bir de etkinliklerdeki rol ve görev dağıtımında öğretmene hangi görevler düşüyor, ona bakalım.
-Çocukların öğrenme, yetenek ve beceri seviyesine göre rol dağıtmak.
-Verilecek görevlerin yaş ve sınıf seviyesine göre verilmesine dikkat etmek.
-Rol dağıtırken çocuklar arasında doğru ve adaletli bir seçim yapmak,
-Çekingen ve içine kapanık çocukların özel yeteneklerini bulmak.
-Konuşma zorluğu olan çocuklara özellikle koroda (solo) şarkı söyletmek.
-Çalışmalar sırasında yapamadıkları zaman küçük düşürücü sözler söylememek. Hatalarını emir kipi ile değil, dilek/istek kipleriyle düzeltmek. Her zaman yapıcı konuşmak. Onların kalplerini kırmamak.
-Onlara her şeyi yapabilecekleri hissini vermek.
-Etkinliklerde öğretici ve eğitici içerikler bulundurmak.
-Etkinlik hedefinin öğrenciler olduğunu bilmek.
-Çalışmalar sırasında çocukları birbirleriyle kıyaslamamak.
-Etkinlik ve müsamerelere tüm çocukların katılmasını sağlamak.
-Bu çalışmalar sırasında çocukların davranışlarını gözlemlemek.
-Müsamere sonrası görev alan çocuklar ve velileri ile geziler düzenlemek.
-Müsamerelerde elde edilen bir gelir varsa, onu öğrencilerle yardım derneklerine bağışlamak.

ETKİNLİK VE MÜSAMERELER ÖĞRENCİLERE NELER KAZANDIRIYOR?
-Aldığı görevi (eksiksiz olarak) yerine getirmeyi,
-Disiplinli olmayı,
-Sırasını beklemeyi,
-İş birliği ve iş bölümü yapmayı,
-Sabırlı olmayı,
-Toplum önüne çıkmayı ve toplum önünde konuşma yapmasını öğrenmeyi,
-Hareket ve davranışlarını kontrol etmeyi,
-Kendisine güvenme duygusunu geliştirmeyi,
-Arkadaşlarıyla paylaşımda bulunmayı,
-Kendisinin neler yapabileceğini görmesini,
-Kelime hazinesi geliştirmeyi,
-Güzel sanatlara (resim, müzik, tiyatro) ilgi duymayı,
-Çevresindeki arkadaşlarıyla ve insanlarla iyi ilişkiler kurmayı,
-İlgisine göre, Türk halk danslarını öğrenmeyi,
-Sesi uygunsa toplum önünde şarkı söylemeyi öğrenir.

ETKİNLİK VE MÜSAMERELERİN TOPLUMA YARARLARI NELERDİR?
-Çeşitli toplumları bir araya getirerek, kaynaştırmak.
-Türk kültürünü diğer toplumlara tanıtmak.
-Türk misafirseverliğini göstermek.
-Tanımadığımız insanlar ile yeni dostluklar kurmak.
-Başka dil, ülke ve kültür mensupları ile tanışmak.
-Veli, öğrenci ve öğretmenler ile iş birliği yapmak.
-Toplumlar arası yardımlaşmak.
-Yerel idare görevlilerini davet ederek onlar ile tanışmak.
-El ele vermek suretiyle toplum bilincini insanlara aşılamak.

Yukarıda yazılanları daha da çoğaltmak mümkündür. Öğrencilerin bu müsamerelerde kazandıkları alışkanlık ve davranışların, bütün yaşamları boyunca kullanacakları alışkanlıklar olduğunu da bir kez daha vurgulayalım.
Çocuklara kazandırılan bu alışkanlık ve davranışlar da ancak, iyi niyetli ve öz verili, kendisini öğrencilerine adamış olan çok yetenekli öğretmenler ile gerçekleşir. Çevremizdeki öz verili öğretmenlerimizi desteklemeli ve onlara her konuda yardımcı olmalıyız. Çocuklarımızın bizi gelecekte ‘’Mama, Papa’’ olarak çağırmalarını istemiyorsak, onlara Türkçe öğrenmenin önemini ve güzelliklerini öğretmeli; eğer öğretemiyorsak, Türkçe derslerine katılmalarını teşvik etmeliyiz.
Atatürk armağanı olan 23 Nisan ruhunu öğrencilerine aşılayan ve Türk kültürünün devamı için çalışan tüm özverili öğretmenlerimize bu yolda kolaylık ve başarı dileklerimi gönderiyorum.

spacer

Leave a reply