TÜRKÇEMİZİ KAYBETMEMEK İÇİN NELER YAPILMALIDIR?

Bu konuda üzerimize düşen toplumsal görevler şunlardır:
1- Velilere düşen görevler
2- Öğretmenlere düşen görevler
3- Hükümetlere düşen görevler

1. Bu konuda en büyük görev velilere düşüyor.
-Evde çocuklarla kesinlikle Türkçe konuşmak. Onlara 3 yaşından itibaren Türkçe masal ve hikayeler okumak.
-Velilerin Türkçe’nin önemine karşı bilinçlendirilmesi (Öğretmenler, STK, toplantılar)
-Anne babanın çocuklarına dilimizi sevdirmeleri (Türkçe hikayeler, masallar, çocuk şarkı ve CD leri, Türk TV, Türkiye gezileri …)
-Türkçe öğretmenleri ile iyi ilişkiler içinde olmak.
-Milli bayramlarda yapılan müsamere veya etkinliklere katılmak ve yardımcı olmak.
-Evde Türkçe öğretmenleri ve Türkiye hakkında kötü sözler söylememek.
-Türkçe dersleri ile ilgili toplantılara mutlaka katılmak. Varsa yeni ve faydalı teklifler öne sürmek.
-Çocuklarının Türkçe derslerine gitmelerini teşvik etmek.
-Çocuklarının Türkçe derslerinde neler yaptıklarını kontrol etmek.
-Türkiye’de veya Almanya’daki akrabalarına Türkçe mektuplar yazdırmak, gelen cevapları da kendisine okutmak.

2. Öğretmenlerimize düşen görevler
Bu konuda bütün Türk öğretmenlerimize büyük görevler düşmektedir. Çünkü güzel Türkçemizin devamı önce velilerin sonra da öğretmenlerimizin elindedir. Öğretmenlerimizin bu konuda başarılı olabilmesi için, bazı özelliklerinin olması da gerekiyor. Özverili bir öğretmenin aşağıda sözünü ettiğim özelliklere sahip olması işlerini çok daha kolaylaştıracaktır. Örneğin:
-Öğretmenlerin resim, müzik, spor gibi etkinlikler yaparak öğrencilerine kendisini ve Türkçe dersini sevdirmesi.
-Öğretmenlerin yeni dil öğretim ve dil eğitimleri hakkında bilgiler edinerek kendilerini yenilemesi.
-Öğrencilerini ve onların aile yapısını iyi tanıması. Dolayısıyla velilerle iyi ilişkiler içinde olması.
-Öğrencilerin yaş ve sınıf seviyelerine inebilmesi. Çocuk ile çocuk, genç ile genç olabilmesi.
-Anlatacağı konuları, öğrencilerin Türkçe dil yetenek ve dil seviyelerine göre seçmesi.
-Konularını öğrencilerin ilgilerine göre seçmesi.
-Mümkünse seçilen konuların Almanca konulara paralel olması.
-Türkçe’nin biraz da oyunlaştırılarak öğretilmeye çalışılması.
-Sınıflarında Türkiye ile ilgili yeterince ders araç ve gereçleri olması.
-Türkçe konulu (en güzel ve hızlı okuma, en güzel defter, en güzel dosya, en güzel yazı… gibi ) yarışmalar yapılması.
-Yapılan güzel harita, bayrak, resim gibi boyamaların sınıfa asılması.
-Sesi güzel çocuklara şarkılar söyletilmesi.
-Resimli fakat yazısız hikayelerin öğrenciler tarafından anlatılması.
-Türk tarih ve kültürünü resim veya videolarla göstermek. Gördüklerini de çocuklara anlattırmak.
-Not verirken çocuklara adil davranmak.
-Verilen ödevin niçin verildiğini anlatmak.
-Çocuklarla beraber yapılan oyuncak telefonlar ile konuşmalar yaptırmak. (ilk okullar için)
-Öğrenciler ile güzel havada tek kale maç yapmak veya yaptırmak.
-Birlikte geziler veya piknikler yapmak.
-Özel günlerde ve dini bayramlarda hep birlikte sınıfta hafif Türkçe müzik eşliğinde kutlama ve eğlenceler yapmak.
-Okunan bir hikayedeki kahramanları canlandırmak.
** Yukarda anlatılanları çoğaltabiliriz. Bu da öğretmenliği bir sanat olarak gören öğretmenlerin elindedir.

3. Ülkere düşen görevler
Eğitim sorunlarının en etkili çözüm yolu ülkeler arası yapılabilecek olan çalışmalardır.
Bunların en başında gelen ve çözüm bekleyen sorunlar şunlardır:
-Türkçenin yabancı dil olarak kabul edilmesi.
-Türkçe notunun geçerli hale getirilmesi.
-Türkçe öğretmenlerinin Almanya’da yetiştirilmesi (Magister)
-Türkçe derslerinin mecburi olması.

Türkçe derslerine devamı etkileyen etmenler nelerdir?
1. Velilerin tutumu ve ilgisizliği
2. Türkçe Öğretmenlerinin yetersizliği
3. Türkçe derslerinin isteğe bağlı olması
4. Türkçe notunun sınıf geçmeye faydasının olmaması
5. Ders saatlerinin öğlenden sonraya alınması.
6. Alman vatandaşlığına geçişler.
7. Camilerde yapılmaya çalışılan Türkçe dersi
8. Arkadaş çevresi
9. Sokak dili
10. İlkokuldan başlamayan Türkçe dersi
11. Almanya doğumlu 2. ve 3.nesil çocukları
12. Türkiye’ye yeterince gidip gelmemek. Türkiye’den uzak kalmak
13. Türkiye’nin bir izin ülkesi gibi görülmesi.
14. Evdekilerin Türkçe konuşmaması.
15. Türkçe’yi haksız yere ciddiye almamak. (İngilizce, Fransızca, İspanyolca diller daha önemli diye düşünmek)

3. nesil ile ortaya çıkan Mischsprache – Karışık dile örnekler:

Karışık dil: İnsanların kendi anadillerini başka bir dilin sözcükleri ile karıştırarak konuşmaları anlamındadır.

Hadi çüss
Kranka çıktım
Bahnhofda bekliyorum

Pausedeyiz
Hausaufgabeni yaptın mı?
Urlauba gidiyor musunuz?
Ben kochen yaptım.
Patronem bitti
Bizim araba kaputt oldu
Ali unfal yapmış
Hauptstrase de oturuyoruz
Ben schwimmena gidiyorum
Annem bana yeni Füller ve Heft aldı
Otoban tıkalı
Deutsch tan 2 aldım
Montag da okul yok

Anne, baba olarak çocuklarımızın bu şekilde konuşmasını önlemeliyiz. Bunu önlemek de velilere ve öğretmenlerimize düşen en önemli bir görevdir.

spacer

Leave a reply